İsrail’in Batı Şeria’dan Filistinli gazeteci Ala Rimavi’yi 2 yıl süren idari tutukluluğun ardından serbest bıraktığı haberleri gündemi salladı. Sivil toplum kuruluşu Esir Araştırmaları Ofisi, İsrail’in Ramallah kentinden gazeteci Rimavi’yi serbest bıraktığını duyurdu. Gazeteci Rimavi, Gazze’ye savaş ilan edilmesinin ardından alınan olağanüstü hal düzenlemeleri kapsamında yöneticiliğini yaptığı özel medya kuruluşunun kapatılması kararının ardından gözaltına alınmıştı.
Filistin Gazeteciler Sendikası ise İsrail’in gazetecilere karşı işlediği suçların tehlikeli bir şekilde arttığını belirtti. Sendikanın yaptığı açıklamada, 8 Ekim 2023’ten bu yana 34’ü kadın gazeteci olmak üzere toplam 252 gazetecinin öldürüldüğü, 153’ünün tutuklandığı ve 150 medya kuruluşunun yıkıldığı bilgisi paylaşıldı. İsrail’in “idari tutukluluk” adını verdiği uygulama ile Filistinlileri 1 aydan 6 aya kadar alıkoyabildiği belirtildi.
Askeri mahkemelerin, “İsrail’in güvenliği için tehlike teşkil ettiğine” karar vererek, tutukluya hangi suçla itham edildiğini açıklamadan, tutukluluk süresini 5 yıla kadar uzatabildiği bilgilerine de yer verildi. Bu durum, insan hakları savunucuları tarafından eleştirilirken, Rimavi’nin serbest bırakılması ise umut verici bir gelişme olarak değerlendirildi.
İsrail’in gazetecilere yönelik tutumunun demokrasi ve basın özgürlüğü açısından endişe verici olduğu ifade edilirken, Rimavi’nin serbest bırakılması adalete olan inancı artırdı. Rimavi’nin tutukluluğuna sebep olan idari uygulamaların insan hakları ihlallerine yol açabileceği ve demokratik değerlerle bağdaşmadığı vurgulandı.
Bu olay, İsrail ve Filistin arasındaki gerilimin devam ettiği bir dönemde yaşanması nedeniyle uluslararası toplumun da dikkatini çekti. Gazetecilere yönelik baskı ve tutuklamaların basın özgürlüğüne darbe vurduğu belirtilirken, adaletin sağlanması ve gazetecilerin özgürce çalışabilmesi için uluslararası toplumdan destek çağrıları yapıldı.
İsrail’in Filistinli gazeteci Rimavi’yi serbest bırakması, bölgede umut ışığı olarak görülürken, hala tutuklu olan diğer gazetecilerin de özgürlüklerine kavuşması için çaba harcanması gerektiği vurgulandı. Gazetecilerin haber alma özgürlüğünün temel bir insan hakkı olduğu ve her türlü baskı ve engellemenin demokratik değerlere aykırı olduğu belirtildi.
İsrail’in gazetecilere karşı tutumunu gözden geçirmesi ve basın özgürlüğünü desteklemesi gerektiği vurgulandı. Gazetecilerin haber yapma hakkının korunması ve ifade özgürlüğünün sağlanması için uluslararası toplumun da sorumlulukları olduğu ifade edildi. Bu tür idari tutukluluk uygulamalarının demokrasiye ve insan haklarına zarar verdiği ve adaletin sağlanması için gerekli adımların atılması gerektiği belirtildi.
