CHP’nin İstanbul İl Kongresi davası, bugün İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görüldü ve uzun süredir devam eden tartışmaların odağında yer aldı. Mahkeme, CHP’nin reddi hâkim talebini reddetti ve daha önce aldığı ara karar kapsamında atadığı kayyum heyetinin görevine devam etmesine karar verdi. Bu kararla birlikte, Gürsel Tekin ve ekibi kayyum sıfatıyla CHP İstanbul İl Örgütü’nü yönetmeye devam edecekler.
Mahkeme ayrıca, 2 Eylül 2025 tarihli ara kararla ilgili istinaf sürecinin tamamlanmasının beklenmesine hükmetti ve dava 21 Kasım tarihine ertelendi.
Hatırlanacağı üzere, Kasım 2023’te gerçekleştirilen 38. İstanbul İl Kongresi’nde Özgür Çelik başkan seçilmişti. Ancak kongrenin iptali istemiyle açılan dava sonucunda İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi, kongreyi geçersiz sayarak 2 Eylül’de Çelik’i görevden almış, yerine kayyum heyeti atamış ve başına Gürsel Tekin’i getirmişti.
Bu kararın ardından CHP, 24 Eylül’de olağanüstü kongreye gitmiş ve Çelik yeniden İstanbul İl Başkanı seçilmişti. Ancak Gürsel Tekin, kısa süre sonra partiden ihraç edilmişti. Aynı mahkeme, söz konusu olağanüstü kongrenin de durdurulması için İstanbul Valiliği ve Sarıyer İlçe Seçim Kurulu’na yazı göndermiş, ancak Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kongrenin yapılmasında sakınca görmemişti. Çelik, bu kongreden sonra YSK’den mazbatasını alarak yeniden göreve başlamıştı.
Bu süreçte, CHP’de yaşanan iç çekişmeler ve hukuki mücadeleler, parti içindeki gerilimi artırmış ve siyasi gündemi meşgul etmişti. Ancak mahkeme kararları ve süreçler neticesinde, CHP İstanbul İl Örgütü’nün yönetimindeki belirsizliklerin bir süre daha devam edeceği görülüyor.
Gürsel Tekin ve ekibinin kayyum sıfatıyla görevlerine devam etmeleri, parti içindeki kutuplaşmayı derinleştirebilir ve gelecekte daha fazla anlaşmazlığa sebep olabilir. Ancak CHP’nin bu süreci nasıl yöneteceği ve önümüzdeki dönemde nasıl bir yol izleyeceği merak konusu.
Öte yandan, davanın 21 Kasım’a ertelenmesi, taraflar arasındaki hukuki sürecin daha da uzayabileceğini gösteriyor. Bu durum, CHP’nin İstanbul İl Kongresi davasında ne kadar sürecek bir belirsizlikle karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor.
