Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun resmi yayın organı olan “PLA Daily” gazetesinde yayınlanan bir makalede, Türkiye’nin devasa bir uçak gemisinin inşasına başladığı duyuruldu. Makalede, 60 bin tonluk geminin, Türkiye’nin şu anda sahip olduğu en büyük savaş gemisi olan 28 bin tonluk TCG Anadolu’nun iki katı büyüklüğünde olacağı belirtildi. Türkiye’nin çift uçak gemisi grubu oluşturmaya başladığı vurgulandı.
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in, yeni uçak gemisi ile bir denizaltı ve bir muhribin inşasına başlandığını açıkladığı belirtilen makalede, bu hamlenin Türkiye’yi çift uçak gemisi grubuna sahip nadir ülkelerden biri yapacağı ifade edildi. İstanbul Tersanesi’nde inşa edilen geminin 285 metre uzunluğunda, 72 metre genişliğinde ve 10,1 metre batma mesafesine sahip olacağı, 25 knot azami hıza ve 10 bin deniz mili menzile ulaşabileceği, uçuş güvertesinde 20, hangarında ise 30 uçakla toplam 50 savaş uçağını taşıyabileceği belirtildi.
Makalede ayrıca, yeni gemide yerlilik oranının TCG Anadolu’ya göre yüzde 80’in üzerine çıkmasının beklendiği ve geminin Türk savunma sanayisinin geliştirdiği çeşitli sistemlerle donatılacağı bilgisi paylaşıldı. Türkiye’nin kendi geliştirdiği uçak fırlatma sisteminin de bu gemiye entegre edilmesinin hedeflendiği belirtildi.
Türkiye’nin, Ege ve Akdeniz’deki ihtilafların yanı sıra küresel etkisini artırmak amacıyla deniz gücünü güçlendirmeye odaklandığına işaret edilen makalede, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’yi küresel ölçekte etkili bir ülke haline getirme hedefine dikkat çekildi. Büyük bir uçak gemisi ile Türk Donanması’nın Hint Okyanusu ve Atlantik gibi uzak bölgelerde operasyon yapabileceği belirtildi.
Türkiye’nin bu hamlesi, uluslararası alanda dikkatleri üzerine çekerken, Çin’in de bu gelişmelerden etkilenerek paniklediği belirtildi. Türk savunma sanayisinin bu tür büyük projelerdeki başarısı, ülkenin askeri kapasitesini ve gücünü artırmaya yönelik önemli bir adım olarak değerlendirildi.
Sonuç olarak, Türkiye’nin yeni uçak gemisi projesi, ülkenin deniz gücünü güçlendirmesi ve uluslararası alanda etkisini artırması açısından önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir. Bu gelişme, Türk savunma sanayisinin yeteneklerini ve kapasitesini göstermesi açısından da büyük bir öneme sahiptir.