Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat’ın “Suç örgütüne üye olma”, “İhaleye fesat karıştırma” ve “Haksız mal edinme” suçlamalarıyla gözaltına alınması, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) içinde derin bir sarsıntıya yol açtı.
CHP’de Liderlik Krizi mi Yaşanıyor?
Akpolat’ın gözaltına alınmasının ardından CHP içindeki bazı kesimler, İstanbul’da başka belediye başkanlarının da benzer şekilde görevden uzaklaştırılmasının, Genel Başkan Özgür Özel’in liderliğini tartışmalı hale getireceğini savunuyor.
- Özel’in siyasi gücünün zayıflayabileceği
- Ekrem İmamoğlu’nun siyasi iddiasının zarar göreceği
- Daha sert ve etkili muhalefet beklentisi
Parti tabanında ise bu durum, hem liderlik hem de etik tartışmalarını beraberinde getirdi.
Beşiktaş Olayında Destek Yetersiz Kaldı mı?
Rıza Akpolat’a destek amacıyla Türkiye’nin dört bir yanından İstanbul’a destekçiler taşındı. Ancak beklenen kalabalık oluşmadı. Bunun temelinde CHP içinde uzun süredir devam eden iç çatışmalar ve taban-elit ayrışması yatıyor.
- CHP Elitleri: Belediyeler üzerinden lüks yaşam sürenler
- CHP Emekçileri: Seçim döneminde aktif olan ve düşük maaşlarla çalışan parti gönüllüleri
Parti içinde, seçim zamanı bayrak asan ve sandık başında görev yapan emekçilerin, yüksek maaşlarla lüks hayat süren elitlere olan tepkisi büyüyor.
Parti İçinde Adalet ve Eşitlik Talepleri
CHP tabanında artan huzursuzlukta, “Kim suç işlediyse yargı önünde hesap versin” anlayışı hakim. Belediyelerde çalışan ve düşük maaşlarla görev yapan emekçiler, yüksek maaş alan ve lüks içinde yaşayan kişilere karşı tepkilerini dile getiriyor.
Bir parti emekçisinin şu sözleri dikkat çekiyor:
“20-30 bin lira maaşla çalışan bizlerden, 20-30 milyonluk arabaya binen elitleri savunmamızı bekliyorlar. Suç işleyen kimse, aklanıp geri gelsin.”
Yolsuzluk ve Adalet: Siyasi Kimlik Üstü Bir Konu
Yolsuzluk yalnızca CHP’ye özgü bir sorun değil. Türkiye’nin genelinde belediyeler ve kamu kurumlarında benzer iddialar gündeme gelmekte.
- Parti fark etmeksizin: Yolsuzluk yapan herkes yargılanmalı.
- Kamu kaynaklarının korunması: Milletin hakkını savunmak tüm partilerin sorumluluğudur.
Yunus Emre Enstitüsü’nde Yolsuzluk İddiaları
Son dönemde gündemi sarsan bir diğer olay ise Yunus Emre Enstitüsü’nde ortaya çıkan naylon fatura skandalı. Enstitünün, Türkiye’nin kültürel değerlerini tanıtma amacıyla kurulduğu ancak milyonlarca liralık usulsüzlüklerle anıldığı iddia ediliyor.
- 73 banka hesabı açılarak 300 milyon TL’lik yolsuzluk iddiası
- Kurumu yöneten Şeref Ateş’in firari olması
- Oğlunun İstanbul’da gözaltına alınması
Bu tarz olaylar, halkın kamu kurumlarına olan güvenini zedeliyor ve siyasi kimlikten bağımsız olarak şeffaflık talebini artırıyor.
CHP’de Dönüşüm Kaçınılmaz mı?
Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu’nun Beşiktaş olayındaki tavrı, CHP’nin geleceğini şekillendirecek önemli bir sınav niteliğinde. Parti tabanında hem etik hem de liderlik anlamında dönüşüm talepleri güçleniyor.
Eğer CHP bu krizi aşmak istiyorsa:
- Şeffaf ve hesap verilebilir bir yönetim anlayışını benimsemeli
- Emekçilerin haklarını savunmalı
- Parti içindeki elit-emekçi ayrımını ortadan kaldırmalı
Eylemler sözde kalmamalı, toplumun beklentilerine yanıt verecek somut adımlar atılmalıdır.