İsrail, Gazze Şeridi’ne yeni bir kapsamlı saldırı ve kalıcı işgal planıyla yaklaşık 2 milyon Filistinliyi güneydeki Refah kentine sürme ve işgalini kalıcı hale getirmeye hazırlanıyor. Bu plan doğrultusunda, 7 Ekim 2023’ten bu yana 52 binden fazla sivilin öldürüldüğü Gazze Şeridi’nde daha da ağır sonuçların yaşanabileceği endişesi bulunuyor.
İsrail’in nüfus yoğunluğunun en yüksek olduğu Gazze’de, yaklaşık 2 milyon Filistinliyi güneydeki Refah kentine zorla göç ettirmeyi planladığı biliniyor. Bu planın adı “Gideon’un Savaş Arabaları” olarak isimlendirilen ve Hamas’ı kabul edilebilir şartlarda bir esir takası anlaşmasına zorlamayı hedefleyen bir stratejiyi içeriyor.
ABD Başkanı Donald Trump’ın Orta Doğu’ya yapacağı ziyaret sonrasında esir takası anlaşmasına varılamaması halinde İsrail’in kapsamlı saldırılara başlayabileceği belirtiliyor. Bu saldırılarla Gazze Şeridi’ndeki işgali kalıcı hale getirmeyi amaçlayan İsrail’in planı 3 aşamadan oluşuyor.
İlk aşamada, Gazze’deki Filistinlilerin güneydeki bir bölgeye sürgün edilmesi planlanıyor. İsrail ordusu, Refah kentinde bir alana sürgün edeceği Filistinlilerin buraya girişini kontrol noktaları üzerinden sağlayacak. Ayrıca, son dönemde Refah ve Han Yunus kentlerinde yapılan yıkıcı saldırıların kalıcı işgal planına hazırlık çerçevesinde gerçekleştirildiği vurgulanıyor.
İkinci aşamada ise, havadan ve karadan Gazze’nin tüm bölgelerine yoğun saldırılar düzenlenecek ve halka toplu zorla göç çağrıları yapılacak. Bu aşamada, Filistinlilerin Mısır ve İsrail’e açılan sınır kapılarına veya sahile yakın alanlara göçe zorlanması hedefleniyor.
Son aşamada ise, İsrail ordusunun Gazze’de kalıcı işgal hareketine girişmesi ve Hamas’ın kullanmasını önlemek amacıyla işgal edilen bölgelerde tüm yapıları yerle bir etmeyi planladığı belirtiliyor. Bu sürecin birkaç ay sürebileceği ve Gazze’nin tamamının kalıcı olarak işgal edilmesinin hedeflendiği ifade ediliyor.
İsrail’in Gazze Şeridi’nden kalıcı sürgün etmeyi tasarladığı Filistinlileri kabul etmeleri için pek çok ülkeyle müzakere yürüttüğü ve insani yardımların kısıtlanacağı biliniyor. Ancak, bu planın uygulanması durumunda bölgede insani krizin derinleşeceği ve milyonlarca insanın mağdur olabileceği endişeleri de bulunuyor.