Aksaray’ın Güzelyurt ilçesinde yetişen üzümler, Avrupa pazarına giriyor. Kapadokya Geleneksel Bağcılığı ve Yerli Üzümleri Yaşatma Derneği tarafından organize edilen bir etkinlikte, yerel üzümlerden yapılan pekmez, sirke, şarap ve reçel gibi ürünlerin Avrupa’nın yedi ülkesine ihraç edileceği duyuruldu. Bu ihracat girişimi, yerel bağcılığın korunması ve eski bağcılık yöntemlerinin yaşatılmasına yönelik önemli bir adım olarak görülüyor.
Kapadokya’nın Yerli Üzümleri ve Bağcılık Geleneği
Kapadokya bölgesi, zengin volkanik toprak yapısı ve doğal bağcılık yöntemleriyle öne çıkıyor. Kapadokya Geleneksel Bağcılığı ve Yerli Üzümleri Yaşatma Derneği Başkanı Hacer Özkaya, Güzelyurt ve çevresinde yetişen yerli üzümleri koruma altına almak ve unutulmaya yüz tutmuş bağcılık tekniklerini yeniden canlandırmak amacıyla çalışmalar yaptıklarını belirtiyor. Üzüm tadım günü etkinliğinde konuşan Özkaya, bölgedeki üzümlerin sağlıklı ve dayanıklı olduğunu, bu yüzden pestisit ve ilaç kullanımına gerek kalmadan doğal yöntemlerle yetiştirildiğini ifade etti. Ayrıca, bu üzümlerden yapılan ürünlerin Avrupa pazarında büyük bir talep gördüğünü vurguladı.
Üzüm Çeşitleri ve Tadım Etkinliği
Etkinlikte, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden gelen 32 farklı üzüm çeşidi tanıtıldı. Jüri üyeleri, üzümleri tat ve aromalarına göre değerlendirerek kalite testlerinden geçirdi. Kapadokya’nın yerli üzümlerinin yanı sıra, Aksaray, Nevşehir, Gaziantep, Çanakkale, Giresun ve Elazığ gibi farklı bölgelerden de üzümler bu etkinlikte yer aldı. Özellikle endemik üzüm çeşitlerinin korunması ve gelecek nesillere aktarılması, bu etkinliğin temel amaçlarından biri olarak ön plana çıktı.
UNESCO Başvurusu ve Koruma Girişimleri
Kapadokya bölgesindeki bağların ve yerli üzüm çeşitlerinin korunması için UNESCO’ya başvurmayı planladıklarını belirten Hacer Özkaya, bu bağların kültürel miras olarak tescillenmesi hedeflediklerini ifade etti. Türkiye’de yaklaşık 1.432 üzüm çeşidinin bulunduğunu belirten Özkaya, bu çeşitlerden sadece 63 tanesinin endüstriyel olarak tanındığını, diğer çeşitlerin ise yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söyledi. Bu bağların ve üzümlerin korunması, hem Türkiye’nin üzüm çeşitliliğini dünyaya tanıtmak hem de bağcılık geleneğini yaşatmak açısından kritik öneme sahip.
Kapadokya Üzümlerinin Özellikleri
Kapadokya bölgesi, volkanik toprak yapısı sayesinde mineraller bakımından zengindir ve bu durum üzümlerin kalitesini olumlu yönde etkiler. Bölgedeki asmalar, hastalıklara karşı daha dayanıklıdır ve pestisit kullanımı gerektirmeyen doğal bir ekosisteme sahiptir. Üzümler bu sayede sağlıklı bir şekilde yetişir ve doğal yollarla olgunlaşır. Özellikle pekmez, sirke, şarap ve reçel gibi geleneksel ürünler, bölgenin bu eşsiz bağcılık koşulları sayesinde yüksek kalitede üretilmektedir.
Uluslararası İlgi ve Yerli Üzümler
Çanakkale’den üzüm üreticisi Duygu Kırış, etkinlikte yaptığı konuşmada, Kapadokya’nın yerli üzümlerinin uluslararası alanda büyük ilgi gördüğünü belirtti. Özellikle volkanik toprak yapısının sağladığı avantajlar sayesinde, bu üzümler filoksera gibi hastalıklara karşı daha dayanıklıdır. Kırış, Kapadokya’da 100 yaşını geçmiş asmaların doğal yöntemlerle yetiştirildiğini ve bu üzümlerin korunması için çalıştıklarını söyledi. Bu çalışmaların yerli üzüm çeşitlerini yeni nesillere aktarmak açısından hayati öneme sahip olduğunu vurguladı.
Kültürel Zenginlik ve Üzümün Yolculuğu
Yemek kültürü araştırmacısı Gamze Yeniceli, Anadolu’nun kadim üzümlerinin derin bir kültürel geçmişe sahip olduğunu belirterek, bu üzümlerin korunmasının sadece tarımsal değil, aynı zamanda kültürel bir miras olduğunu vurguladı. Üzümlerin renk, koku ve tat açısından birbirinden farklı özellikler taşıdığını ifade eden Yeniceli, her üzüm çeşidinin arkasında bir hikâye bulunduğunu söyledi. Bu etkinliklerin, yerli üzüm çeşitlerini tanıtmak ve onların kültürel değerini gelecek nesillere aktarmak açısından büyük bir fırsat sunduğunu belirtti.
Güzelyurt üzümlerinden elde edilen ürünlerin Avrupa’nın 7 ülkesine ihraç edilecek olması, yerli bağcılık ve üzüm çeşitliliği açısından önemli bir gelişme. Kapadokya bölgesinin eşsiz doğası ve doğal bağcılık yöntemleri sayesinde üretilen bu ürünler, hem yerel ekonomiye katkı sağlarken hem de Türkiye’nin üzüm çeşitliliğini uluslararası alanda tanıtmak açısından büyük bir fırsat sunuyor. UNESCO başvurusu ile bu üzümlerin kültürel miras olarak tescillenmesi hedefleniyor ve bu girişim, yerli bağcılık geleneğinin korunmasına yönelik önemli bir adım olarak öne çıkıyor.