Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) yönetimindeki Mersin Akdeniz Belediyesi’nin Eşbaşkanları Hoşyar Sarıyıldız ve Nuriye Aslan ile Belediye Meclis üyeleri, sabah saatlerinde polis tarafından ev baskınlarıyla gözaltına alındı. Gözaltı kararının ardından belediye binası da polisler tarafından ablukaya alındı ve içeride arama yapıldığı bildirildi. Polislerin, kayyım ataması kararı nedeniyle belediyeye giriş çıkışları engellediği öğrenildi.
Gözaltı ve Kayyım İddiaları
Gözaltına alınan DEM Parti yöneticilerine ve belediye meclis üyelerine, “terör örgütü propagandası yapmak”, “silahlı terör örgütüne üye olmak”, “Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanunu’na aykırılık” ve “2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” suçları yöneltildi. Belediyeye gelen polisler, içeriye kayyım atandığını ve bunun Mersin Valiliği’nin sitesinde duyurulacağını söyledi.
DEM Parti’den İlk Açıklama
DEM Parti, olayla ilgili yaptığı yazılı açıklamada, AKP iktidarının halk iradesine karşı darbeci pratikler sergilediğini belirterek, gözaltı ve kayyım kararının 2024 yılına ait bir soruşturmayla ilişkili olduğunu belirtti. Parti, kayyım uygulamasına karşı duracaklarını ve halk iradesini savunmaya devam edeceklerini vurguladı.
Kayyım Ataması ve Halk İradesi Üzerindeki Etkileri
Kayyım uygulamalarının, yerel yönetimlerin halk iradesiyle seçilen temsilciler tarafından yönetilmesinin önüne geçtiği ve yerel demokrasiyi zayıflattığı sıkça gündeme gelmektedir. DEM Parti’nin de belirttiği gibi, kayyım atamaları halkın seçimle belirlediği iradeyi yok sayarak, demokratik süreci sekteye uğratmaktadır.
Mersin Akdeniz Belediyesi’ne kayyım atanması, sadece bölgedeki politik dengeleri değil, aynı zamanda Türkiye genelindeki belediyelere yönelik kayyım uygulamalarına karşı çıkan muhalefet partilerini de derinden etkileyecektir.
Kayyım Atamalarına Tepkiler Büyüyor
İktidarın kayyım atama kararına karşı çıkan muhalefet, bu tür uygulamaların halkın iradesini gasp ettiğini ve demokrasiye zarar verdiğini savunuyor. Akdeniz Belediyesi’ne kayyım atanması, bu tartışmanın yeniden alevlenmesine yol açmış durumda. Söz konusu gelişme, Türkiye’deki yerel yönetimlerdeki demokratik işleyişi savunan kesimlerin daha da sesini yükseltmesine neden olabilir.
Bu olay, sadece yerel yönetim politikalarını değil, Türkiye’nin genel siyasi atmosferini de etkileyebilecek bir gelişme olarak dikkat çekiyor.
