DEM Parti, 22-23 Aralık tarihlerinde Ankara’da yapılan Parti Meclisi toplantısının ardından, Abdullah Öcalan’la görüşmelere yönelik sert bir açıklama yaptı. Açıklamada, AKP hükümetinin Abdullah Öcalan’la görüşme engellemelerinin devam ettiği ve bu durumun “oyalama siyaseti” olarak nitelendirildiği ifade edildi.
DEM Parti, açıklamalarında, AKP iktidarının, Suriye’deki gelişmelerin yanı sıra Türkiye’nin içindeki ekonomik ve sosyal krizlere de derinlemesine etkisi olduğunu vurguladı. Ortadoğu’daki çözülmeyen sorunlar ve Türkiye’nin izlediği politikalara da eleştiriler yönelten parti, Türkiye’nin Kürt sorununa dair atılacak adımların barışçıl ve demokratik temeller üzerine kurulması gerektiğini belirtti.
Öcalan’la Görüşme İhtiyacı ve Tarihsel Sorumluluk
DEM Parti’nin açıklamasında, Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin sona erdirilmesinin, Türkiye’nin demokratikleşmesi ve toplumsal barış için temel bir adım olduğunun altı çizildi. Parti, başta eş genel başkanlar olmak üzere, siyasi heyetler ve ailenin, Abdullah Öcalan’la görüşme yapabilmesi için gerekli koşulların sağlanmasını talep etti. Bu görüşmelerin, hem Kürt sorununa hem de Türkiye’nin toplumsal barışına katkı sağlayacağı ifade edildi.
Ayrıca, parti AKP hükümetinin bu çağrılara rağmen, Öcalan ile görüşmeleri engelleyerek sürekli olarak beklenti yarattığını ve bu durumun “oyalama siyaseti” olduğunu belirtti. DEM Parti, Öcalan’ın müzakerelere katılması gerektiğini, bunun Türkiye’nin geleceği açısından tarihsel bir zorunluluk olduğunu vurguladı.
Toplumsal Barış İçin Mücadele ve Barış Çağrısı
DEM Parti, Türkiye’de hukuksuzlukların artışına karşı ortak bir duruş sergilenmesi gerektiğini belirtti. Toplumsal barış ve özgürlük temelinde bir arada yaşama iradesini savunduklarını belirten parti, tüm vicdan sahibi bireyleri savaşa karşı barış talebini yükseltmeye çağırdı. Ayrıca, Kürt sorununun barışçıl bir şekilde çözülmesinin sadece Türkiye için değil, Ortadoğu’nun demokratikleşme süreci için de büyük bir adım olacağı ifade edildi.
DEM Parti’nin açıklamaları, 2024 yılının ilk çeyreğine yönelik yol haritasının da belirlenmesiyle birlikte, Türkiye’nin geleceği ve Ortadoğu’daki gelişmelerle ilgili net bir mesaj vermiş oldu.
