İstanbul’da gerçekleşen Ekrem İmamoğlu’na destek gösterilerinde tutuklanan 8 genç hakkında çıkan kararlar tartışma yarattı. Hakimlik, sadece Sabancı Üniversitesi öğrencisi olan ve babasının ülkemiz için firkateynler üreten bir firma olan CEO olduğunu belirten avukatının savunması üzerine 24 yaşındaki gencin adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına karar vermişti. Diğer 7 genç ise tutuklanmıştı.
Benzer bir durumun yaşandığı başka bir dosyada da 19 genç hakkında tutuklama kararı çıktı. Ancak sadece 2 genç adli kontrolle serbest bırakıldı. 18 yaşındaki bir öğrenci, Saraçhane’ye gitmediğini ve olaylara karışmadığını belirterek serbest bırakılmasını talep etti. Öğrencinin avukatı ise müvekkilinin maskesiz olduğunu ve sadece sayın Cumhurbaşkanının yemeğine katılmak için gittiğini vurguladı.
Tahliye edilen gençlerin avukatları, mahkemeye darp raporlarını sundu. Hakimlik, tutuklama tedbirinin orantısız olduğuna ve adli kontrol hükümleri ile faydanın sağlanabileceğine kanajanst getirerek gençlerin serbest bırakılmasına karar verdi.
Bu olaylar, gençler arasında ve hukuk çevrelerinde tartışmalara neden oldu. Tutuklama kararlarının yasalara uygunluğu ve adaletin sağlanıp sağlanmadığı konusunda farklı görüşler dile getirildi. Hakimlik kararlarına yapılan itirazlar ve hukuki süreçlerin nasıl ilerleyeceği merak konusu oldu.
Yaşanan bu olaylar, gençlerin ve toplumun adalet ve özgürlük konularına olan duyarlılığını da ortaya koydu. Hukukun üstünlüğü ve adil yargılanma hakkı gibi temel hak ve özgürlüklerin korunması konusundaki hassasiyet artarken, hukukun tarafsızlığı ve bağımsızlığı da yeniden gündeme geldi.
İstanbul’da yaşanan bu olaylar geniş kapsamlı bir tartışma ve değerlendirme sürecine yol açtı. Gençlerin tutuklanması ve serbest bırakılması kararları hukuki açıdan incelendiğinde, adaletin nasıl tecelli edeceği ve hukukun nasıl işleyeceği konusunda önemli ipuçları verdi. Bu süreç, hukukun işleyişine ve gençlerin hak ve özgürlüklerine olan güveni yeniden sorgulamamıza neden oldu.
