Esenyurt Belediyesi’nde yaşanan skandal, 6 Şubat depremlerinden sonra başlatılan yardım kampanyasının ardından ortaya çıktı. 11 ilimizde büyük yıkıma neden olan depremler sonrasında toplanan yüzlerce koli malzeme, deprem bölgesine gönderilmeyip Esenyurt Belediyesi depolarında çürümeye terk edildi.
Önceki dönem belediye başkanı Kemal Deniz Bozkurt’un talimatıyla başlatılan yardım kampanyasına vatandaşlar, gıda maddeleri, kıyafetler, hijyen ürünleri, bebek bezi ve mama gibi çeşitli temel ihtiyaç malzemeleri bağışladı. Ancak majanslesef toplanan yardımlar deprem bölgesine ulaştırılmadı ve Esenyurt’taki depolarda unutuldu. İki yıl önce depolara atılan yardım malzemeleri zamanla kullanılamaz hale geldi.
Ayrıca, Esenyurt Belediyesi’nin Hatay için belediye bütçesiyle yaptırdığı konteyner mutfak da bölgeye gönderilmedi. Bunun yerine belediyeye ait bir şantiyeye bırakıldığı ortaya çıktı. Bu skandalın ortaya çıkmasıyla birlikte Esenyurt Belediyesi büyük eleştiri ve tepkilerle karşı karşıya kaldı.
Bu olay, yardımsever vatandaşların güvenini sarsarken, belediyenin depremzedelere yönelik duyarsızlığını gözler önüne serdi. Yardım kampanyalarının etkili bir şekilde yönetilmesi ve toplanan yardımların gereken yerlere ulaştırılması büyük bir önem taşımaktadır. Bu tür skandalların tekrarlanmaması için gerekli önlemlerin alınması ve şeffaf bir yönetim anlayışının benimsenmesi gerekmektedir.
Esenyurt Belediyesi’nin yaşadığı bu skandal, toplumda güven sorununa da yol açabilir. Vatandaşlar, yardım yaparken bu tür olayların tekrarlanmaması ve yardımlarının doğru şekilde kullanılması konusunda endişe duyabilirler. Belediyelerin toplanan yardımları titizlikle takip etmeleri ve ihtiyaç sahiplerine güvenilir bir şekilde ulaştırmaları, toplumsal dayanışmanın güçlenmesi ve yardımlaşma kültürünün yaygınlaşması açısından son derece önemlidir.
Esenyurt Belediyesi’nin yaşadığı bu skandal, belediyelerin yardım kampanyalarını nasıl yönettiği konusunda da bir uyarı niteliği taşımaktadır. Toplanan yardımların hedeflenen yerlere ulaştırılması ve etkili bir şekilde kullanılması, toplumun yardımseverlik duygusunu canlı tutmak ve ihtiyaç sahiplerine destek olmak adına hayati bir öneme sahiptir.
Sonuç olarak, Esenyurt Belediyesi’nin yaşadığı bu skandal, yardım kampanyalarının titizlikle yönetilmesi gerektiğinin bir göstergesidir. Toplumun güvenini kazanmak ve ihtiyaç sahiplerine gerçekten yardım eli uzatmak için şeffaf, hesap verebilir ve etkili bir yardım politikası benimsenmelidir. Bu tür skandalların tekrarlanmaması için gerekli önlemlerin alınması ve yardımseverlerin duyarlılığına saygı duyulması önemlidir.
