Avustralya’nın sağcı partisi “Tek Ulus”un Senatörü Pauline Hanson, Senato’ya kara çarşafla geldi. Uzun yıllardır yüzü tamamıyla kapayan kıyafetlerin yasaklanmasını talep eden ancak istediği sonucu alamayan Hanson, sonunda çarşafı çıkararak, “Bu çarşafı çıkarmaktan mutluluk duyuyorum. Parlamentoda çarşafın yeri yok.” şeklinde konuştu.
Hanson, bu tür giysilerin baskıcı olduğunu ve Avustralya kültürüne asimilasyonu engellediğini iddia ederek, kadınların iş bulmasını zorlaştırdığını ve modern Batı toplumunda yeri olmadığını belirtti. Kamuya açık yerlerde yüzün tamamını örten giysilerin yasaklanması gerektiğini savunan Hanson, bu konunun modern Avustralya’da tartışılması gereken önemli bir mesele olduğunu vurguladı.
Diğer senatörler ise Hanson’ı eleştirerek, sağcı siyasetçinin Avustralya’daki dini azınlıkların silinmesi için kampanya yürüttüğünü iddia ettiler. Yeni Güney Galler Eyaleti Senatörü Mehreen Faruqi, “Bu ırkçı bir senatör ve açıkça ırkçılık sergiliyor.” dedi. Batı Avustralya Eyaleti Bağımsız Senatörü Payman ise gösteriyi “utanç verici” olarak nitelendirdi. Ayrıca Penny Wong da Hanson’un eylemini kınayarak, “Avustralya Senatosu üyesi olmaya layık değil.” şeklinde konuştu. Hanson, daha önce de 2017 yılında benzer kıyafetle Senato’ya gelerek aynı taleplerde bulunmuştu.
Hanson’ın provokatif eylemi, Avustralya’da büyük yankı uyandırdı ve tartışmalara neden oldu. Kimileri Hanson’ın eylemini desteklerken, kimileri ise kınadı. Ancak herkesin hemfikir olduğu bir konu vardı: Bu olay, Avustralya’nın farklı kültürler arasındaki çatışmaları ve kimlik tartışmalarını bir kez daha gündeme getirdi.
Hanson’ın çarşafla Senato’ya gelmesi, Avustralya’nın çeşitliliği ve çok kültürlülüğü konusundaki hassasiyetleri de ortaya koydu. Ülke, farklı dinlere ve kültürlere mensup insanların barış içinde bir arada yaşadığı bir yapıya sahip olsa da, zaman zaman bu tür olaylarla karşı karşıya kalmaktadır.